“Çift Kullanım” Arazi Politikası: Tarım ve GES Aynı Anda Nasıl Mümkün?

Günümüzde hem tarım arazilerine olan ihtiyaç hem de büyük ölçekli güneş enerjisi sistemlerine yönelim artıyor. Bu iki ihtiyaç arasında ortaya çıkan “arazi kullanımı rekabeti”ni azaltmak amacıyla, aynı arazi üzerinde tarım ve fotovoltaik enerji üretimini eşzamanlı olarak gerçekleştirmeyi hedefleyen çift kullanım modelleri (veya “agrovoltaik / agrivoltaic” sistemler) ön plana çıkıyor. Bu yazıda, bu yaklaşımın ne olduğu, yasal-politik çerçevesi, Avrupa’daki örnekleri ve yatırımcı perspektifiyle dikkat edilmesi gereken hususları inceliyoruz.

 

Nedir bu “çift kullanım”?

  • Tarım arazisi üzerinde ya da tarım faaliyetleriyle uyumlu olarak güneş paneli kurulumları yapılır; böylece aynı arazi hem tarım için kullanılmaya devam eder hem de elektrik üretimi gerçekleştirir. Bu kavram genellikle Agrivoltaics ya da “agrisolar” olarak anılır.
  • Örneğin: kültür bitkileri, meyve-sebze, bağ gibi tarım faaliyetleriyle birlikte güneş paneli montajı; ya da çoban koyunlarını panel sıraları arasında otlatma gibi modeller
  • Amaç: Arazi kullanım verimliliğini artırmak, tarım-enerji rekabetini azaltmak, hem gıda hem enerji güvenliğini desteklemek.

Yönetmelik ve politika boyutu

Tarım + güneş enerjisi sistemlerinin birlikte yürütülmesi, klasik GES (güneş enerjisi santrali) ya da tarım arazisi kullanımlarından farklı pek çok düzenleme sorunu doğurabiliyor. Avrupa’da bu konuda hızla bir gelişim var:

Politika ve düzenleyici çerçevede şu başlıklar öne çıkıyor:

  • Bazı ülkeler “agri-PV” sistemleri için özel tanımlar ve standartlar geliştirdi. Örneğin Almanya’da DIN SPEC 91434 ile “tarımsal ana kullanımı koruyarak PV sistemine izin verilen” yapı tanımlanmış durumda.
  • Arazi kullanımı, imar, ruhsat-izin prosedürleri açısından farklılıklar var: Zira “tarım arazisine güneş paneli kurmak” ifadesi tek başına yeterli değil; hangi tarım faaliyeti devam edecek, panel yerleşimi nasıl olacak, tarımsal verim ne kadar düşecek gibi kriterler önem taşıyor.
  • AB üyesi ülkeler arasında bile bu uygulamaya dair düzenlemeler henüz tam homojen değil; bazı ülkelerde hâlâ “tarım arazisi üzerine PV yapılamaz” şeklinde katı yaklaşım var. Örneğin Macaristan ve Hollanda’da agri-PV sistemleri hâlâ “çift kullanım” kapsamında resmi olarak tanınmıyor.
  • Tarım teşvikleri (örneğin AKÇT / CAP – Common Agricultural Policy çerçevesinde) ve güneş enerjisi destek mekanizmaları bu tür sistemlerle uyumlu hale getirilmeye çalışılıyor. Ancak pek çok ülkede hâlâ belirsizlikler var.

Yönetmelik açısından yatırımcıların ya da kurulum sürecindeki aktörlerin dikkat etmesi gerekenler:

  • Tarım faaliyeti devam ettiği sürece verim kaybının maksimum toleransı nedir (örneğin bazı düzenlemelerde verim en az % 66-70 korunmalı diyebiliyor)
  • Panel montaj yüksekliği, ara sıra geçiş yolları ve tarım makinalarının erişimi gibi teknik kriterler (örneğin Almanya’da “yapı yüksekliği ≥ 2.1 m” gibi) belirlenmiş durumda.
  • Sistemin tarım faaliyetini engellemeyecek şekilde tasarlanmış olması; toprak erozyonundan kaçınılması, altyapı yerleşiminin tarıma zarar vermemesi gibi gereklilikler.
  • Ruhsatlandırma süreci: Bazı ülkelerde agri-PV için özel ruhsat-kısaltılmış prosedürler var, bazılarında ise normal GES santrali süreci geçerli. Bu da yatırım süresini etkiliyor.

 

Yatırım & Uygulama Açısından Öne Çıkan Hususlar

  • Arazi seçimi: Tarım faaliyetinin türü (baklagil, tahıl, meyve, bağ…), mevcut verimi, bölgesel iklim koşulları (özellikle gölgeleme ve su stresi açısından) önemlidir. Gölgeleme tarım verimini düşürebileceğinden hangi bitkinin uygun olduğunun belirlenmesi kritik.
  • Panel-tarım entegrasyonu: Panel sıraları, yükseklik, makinelerin geçiş ihtiyacı, gölge etkileri, sulama-tarım ekipmanı uyumu gibi teknik detaylar bütçe ve işletme açısından önemlidir.
  • Verim kaybı riski: Tarımsal üretimin ne kadar korunduğu, panel kurulumunun verimi ne kadar düşürdüğü soruları sorulmalı. Örneğin bazı standartlarda tarımsal verimin en az % 66 olması bekleniyor.
  • Enerji üretimi ve gelir modeli: PV kapasitesi, yıllık üretim tahmini, devlet destekleri, satış fiyatları, tarım faaliyetinden elde edilen gelirle birlikte değerlendirilmelidir.
  • Yasal / ruhsat riskleri: İmar planı, tarım-enerji arazi kullanım tipi, devlet desteği durumu, tarım teşvikleriyle uyumluluğu kontrol edilmeli. Avrupa’da bu alan hâlâ farklı ülkelerde farklı şekilde düzenlenmiş durumda.
  • Tarım-enerji sinerjileri: Bazı durumlarda PV gölgesi, ciddi sıcak günlerde bitki stresini azaltarak verimi artırabiliyor ya da su tüketimini düşürebiliyor (örnek Fransa bağları). Bu tür “ek avantajlar” proje değerlendirmesinde artı olarak göz önüne alınmalı.
  • İşletme ve bakım: Tarım makinelerine erişim, panel temizliği, gölge/trafik rutinleri, çift kullanım işletme maliyetleri ayrı planlanmalı.
  • Çevresel ve toplumsal etkiler: Yerel halkın kabulü, görsel etkiler, toprak-biyoçeşitlilik gibi faktörleri de unutulmamalı.

 

Tarım arazileri ile güneş enerjisi üretimini aynı anda yürütmek, hem arazi kullanımında verimlilik sağlamak hem de tarım-enerji arasında doğan rekabeti azaltmak açısından gelecek vadeden bir model. Avrupa’daki uygulamalar, hem teknik hem düzenleyici başarıların mümkün olduğunu gösteriyor. Ancak bu tür yatırımlar için tarım faaliyetiyle uyum, uygun arazi seçimi, ruhsat ve düzenleme durumu, yatırım-işletme maliyetleri gibi kriterlerin detaylı değerlendirilmesi şart.